KAMU HACZİNİN TAPU SİCİLİNDEKİ SONUÇLARI

07.07.1965 tarihli ve 1390 sayılı Genelge, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanmıştır. Genelgede, bir taşınmaz malın kamu haczine karar verildiği durumlarda, 6183 sayılı Kanunun 73. maddesi gereğince, alacaklı Amme İdaresi’nin onayı olmaksızın mahcuz mallar üzerinde tasarrufun mümkün olmadığı vurgulanmaktadır. Bu nedenle, mahcuz taşınmaz malın sahibi tarafından başka birine devri veya bir aynî hak tesis edilmesine izin verilmeyecektir.

KAMU HACİZLİ TAŞINMAZ MİRASÇILARA İNTİKAL YAPILABİLİR Mİ?

Kamu Haczi 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunu’nun “Haczin Neticeleri” başlıklı 73. maddesi, “Borçlu, alacaklı amme idaresinin muvafakatini almaksızın hacizli mallarda tasarrufta bulunamaz. Haczi koyan tahsil dairesi buna aykırı hareketin cezai sonuçlar doğuracağını borçluya ihtar eder…” hükmündedir. Bu hüküm, kanunun doğrudan borçlunun hacizli mal üzerindeki tasarruflarını yasakladığını belirtmektedir.

Yasaya göre, borçlu dışındaki kişilerin taşınmazla ilgili taleplerinin değerlendirilmesi gereklidir. Eğer taşınmaza başka bir haciz uygulanırsa, bu durum işleme konulmalıdır. Ayrıca, imar uygulaması söz konusu ise, bu da dikkate alınmalıdır. Taşınmaz üzerindeki ipotek temlik edilecekse, bu talep de karşılanmalıdır.

Mirasçılar, tabii ki borçlunun genel halefleridir. Muris vefat ettiğinde mirasçılar onun yerine geçer ve hatta artık borçlu konumuna geçerler. Ancak, tapu kütüğünde isimleri görünmediği sürece, sicilden kimlerin borçlu olduğunu anlamak mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, kamu haczi bulunan bir yerde miras intikalinin gerçekleştirilmesinde herhangi bir sakınca yoktur. İntikal, müşterek veya iştirak halinde yapılabilir. Ancak, intikal yapıldığı şekliyle bırakılmalı ve sonraki tasarruf talepleri kabul edilmemelidir. Ayrıca, intikal tescil edildikten sonra, alacaklı kamu idaresine miras intikalinin tescil edildiğini yazılı olarak bildirilmelidir.

KAMU HACİZLİ TAŞINMAZA KİRA ŞERHİ ve Aile KONUTU ŞERHİ KONULABİLİR Mİ?

6183 sayılı Amme Alacakları Kanunu’nun 73. maddesi, “Borçlu, alacaklı amme idaresinin muvafakatini almaksızın hacizli mallarda tasarrufta bulunamaz.” hükmünü içermektedir. Ancak, kira sözleşmesi malikin kendi rıza ve iradesiyle gerçekleştirdiği bir tasarruf işlemidir. Kira sözleşmesinin, hacizden önce veya sonra yapılmasının bir önemi bulunmamaktadır.

Bu bağlamda, ne malikin ne de kiracının talebiyle kira sözleşmesinin tapuya şerhi mümkün değildir. Kanun, bu tür tasarrufları yasaklayarak, maliki zor durumda bırakarak, onu hiçbir şekilde tasarruf yapmamaya zorlayarak borcunu ödemeye mecbur etme amacını taşımaktadır.

Ancak kiracının yararı gereği kira sözleşmesinin tapu kütüğüne şerh edilebilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde aile konutu şerhinde de ailenin korunması bakımından aile konutu şerhinin konulabilmesi gerekmektedir. Tapu müdürlüğünün işlemi reddetmesi sonrası dava açılarak kira sözleşmesi tapu kütüğüne şerh edilebilir.

İkinci bir görüş ise şu şekildedir:

Üzerinde kamu haczi bulunan bir taşınmazda, kira sözleşmesi şerhi, ayni ve sınırlı ayni hak kurma niteliği taşımadığı için, şahsi hak doğuran işlemlerden biridir. Bu nedenle, tapu sicilinin ilgili bölümüne kira şerhinin tescil edilmesi için, idarenin muvafakatinin alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bu durumda, mal sahibi kendi rızası ve iradesiyle taşınmaz üzerinde kira sözleşmesi kurabilir ve bu sözleşmenin tapu siciline tescil edilebilir. Ancak, bu tescil işlemi kamu haczi nedeniyle malın tasarrufu üzerindeki kısıtlamaları ortadan kaldırmaz. Kamu haczi nedeniyle mahcuz mal üzerindeki haklar, alacaklı Amme İdaresi’nin muvafakati olmaksızın değiştirilemez.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Popüler Yazılar